AZ LAF, ÇOK İŞ

Polimer kil ağırlıklı, pek çok şeyin resimlenmiş yapım aşamalarını bulabileceğiniz bir blog olmasına çalışıyorum.
Internet kullanmasını bilene, açık bir okul. Pek çok hobim var ve ben bu konuda oradan çok yararlanıyorum.
Bu blog aslında biraz da borç ödemek için. Ben epey yol aldım, şimdi yeni başlayanlara da ben faydalı olayım istedim. Deneyimli arkadaşlar da blogumu severlerse, onlarla da fikir alış-verişinde bulunmak, kadayıfın kaymağı olacak :)

28 Ekim 2011 Cuma

CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.

Bütün bayramları, varlığı sayesinde kutlayabildiğimiz, en büyük bayramımız, CUMHURİYET BAYRAMIMIZ kutlu olsun.




22 Ekim 2011 Cumartesi

KOCCAMAAAN BİR KUTU YAPTIM :)

Kargoyla bir şey göndermem gerekti. Aaa kutu lazım. Ama yok. Olmasın ne olur ki? Yaparım olur. Fakat ebat sorun. Dedim ya, KOCAMAN bir kutu olmalı. Yaptım, oldu :)) İşte:




İşte bu kadar kocaman :)


 
Bu kutucuk, saç boyamın kutusundan çıkıyor. Boya eldivenlerinin ambalajı olarak. Genellikle boncuklarımı koyarım içlerine. Şimdi de kendisi süslendi, püslendi. Pek hoşuma gitti. Ben bunlardan yaparım artık.

19 Ekim 2011 Çarşamba

ALÇAKLAR







Teröristlere,
teröristleri destekleyenlere,
terörü oya ve paraya tahvil edenlere,
terörü yok etmek için ağzını oynatıp, kıçını kıpırdatmayanlara,
teröristlere kaptırdıkları sakallarını kesemeyenlere,
gidenlere rahmet, kalanlara sabır dilemekten bıkmayanlara

LANET OLSUN.


Terrorists,
The terrorists supporters,
People who tries to win, money and vote with terorism,
People who wiggles their lips, but not to move their ass, for to stop terorism,
People who can not cut the beard which captured by terorist
People who not to bored, to say "God have mercy" to victims of terrorism
People who not to bored to commiserate to victims of terrorism family

I HOPE, ALL YOU WILL BE MISERABLE, UNDER THE CURSE OF GOD.

17 Ekim 2011 Pazartesi

SONUNDA ETSY'DE DÜKKAN AÇTIM

Haluk'cuğumun desteği ve yardımıyla, sonunda Etsy'de dükkanımı açtım. Henüz sadece son yaptığım beş kolyeyi girdim. Yavaş yavaş diğerlerini de gireceğim.
Acemi Etsy'ciyi tavsiye ve eleştirileriniz mutlu eder :)
Şimdi, sayfanın yanına Etsy linki eklemeye uğraşacağım. Sonra da bloglarınızı gezeceğim. Birkaç gün gezemedim, şöyle bir başlıklara baktım ki, yokluğumda herkes harıl harıl çalışmış, teftişe geliyoruuum. :))

BİTMEMİŞLER KUTUSUNDAN 5 VE 6

Dün Nilüfer'le Taner'i yolcu ettik. Gitmeden bana bunları da bitirtti. Yine Sarmaşık Seri'den iki kolye.












14 Ekim 2011 Cuma

BENİM İÇİN BÜYÜK BİR ONUR

Muhteşem birşey oldu.
Çok önemli bir polimer kil sitesi olan POLYMER CLAY DAILY beni tanıtmış. Bu sitede hayranı olduğum pek çok polimer kil sanatçısının eserleri ve tanıtımları yapılır. Onlar arasında yer almak hayal edebileceğimin çok ötesinde bir şeydi. Ne kadar heyecanlandığımı anlatamam. Bir oğlumun mezuniyet töreninde bu kadar onur duymuştum, bir de şimdi. Tutuldum kaldım. Yazacak bir tek kelime daha bulamıyorum.

BİTMEMİŞLER KUTUSUNDAN.. 3 ve 4

Ne kutuymuş yahu, Banu'nun bodrumuyla yarışacak neredeyse. Bitireceğim ama kararlıyım.
Efendim aynı konseptten iki kolye ile huzurlarınızdayım. Sizi yormamak için ikisini de aynı yayında veriyorum :))
Bunlar da Sarmaşık Serinin elemanları.
Konsept diye havalı laf edince resimlerini de aynı tarz çekeyim dedim :)

Bu 1.






Bu da 2.




12 Ekim 2011 Çarşamba

BİTMEMİŞLER KUTUSUNDAN.. 2

Bitmemişler kutusundan bir tane daha çıktı. Bu da sarmaşık seriden. Bu yaprağın iki tane daha benzerini yaptım. Onların dizaynı daha farklı olacak.

BİTMEMİŞLER KUTUSUNDAN 1' deki desen blokundan artanların (yani artanların artanları :D ) son parçaları ile yaptım. Polimer kilin bu yönüne bayılıyorum. Kırıntısı ziyan olmuyor.





10 Ekim 2011 Pazartesi

GÜZEL BİR POLİMER KİL BLOGU

Çok düzgün ve güzel polimer kil çalışmalarının sergilendiği bir blog buldum. Tavsiye ederim bakın, çok beğeneceksiniz.
Adres: http://arctia.blogspot.com

BİTMEMİŞLER KUTUSUNDAN... 1

İşte yarım işlerden birisi.
İki yıl önce yaptığım, XL SERİSİ' ndeki bu çiçek takımın desen blokundan biraz artmıştı. Renklerini pek severim, o nedenle hurda killerin içine atmamıştım. Tabi oldukça sertleşmiş. Ama bu sertleşme farklı ve güzel görüntüler sağlıyor. Güzel çatlaklar oluşuyor. Birkaç gün sonra yayınlayacağım kolyede daha bâriz göreceksiniz.
Gelelim sadede. Bitsin mi bitmesin mi karar veremedim daha. Kenarları vernikli, ortadaki çukur kısımları böyle verniksiz mi bıraksam, yoksa içlerine yüksek bombeli resin mi döksem bilemedim. Renkler metalik olduğu için resin onları güzel parlatacak ama pek bir şıkır şıkır olacak gibi geliyor. Siz ne dersiniz?



 Bir de yüzük yaptım. O mutlaka resin istiyor..Henüz kenarları da vernikli değil.



Deri kordon kullandım. Klips yerine düğme yaptım. Kırılmasını önlemek için, içine teller yerleştirdim. 



Bir de yeni malzeme buldum. Aslında vitraycılar bu malzemeyi bilir. Arkası yapışkanlı bakır şerit. Altın, bakır, gümüş, siyah gibi çeşitli renkleri var ama, ne yazık ki, yapışkan renkli kısımda. Arkaları hep bakır rengi. Ben de yeni bir zeka krizi geçirene kadar sadece bakırın yakışacağı yerlerde kullanacağım. Kenarları zımparaladıktan sonra bir güzel yapıştırdım. Daha ağır bir havası oldu.



Tasarım tamamen bana ait dersem ayıp olur. Aşağıda gördüğünüz resimlerden ilham aldım. Her ikisinin de linklerini not almamışım. Sahiplerinden link veremediğim için özür diliyorum.

7 Ekim 2011 Cuma

ELLERİM UF OLDU :))

Hani şu artık meşhur olan bitmemişler kutularım var ya, dün onları ortaya serdik.
Nilüfer bana çok kızdı :)) (Böyle de arsız arsız sırıtırım).
Yaptıklarımı göstereyim dedim. "Sen hâlâ bunları bitirip de satışa koymadın mı" diye fırça attı bana. Tuttu kulağımdan, soktu çalışma odasına. "Çıkart bakayım şunların hepsini" dedi. Çıkarttım. Aralarında unuttuklarım varmış, ama sanki bir kutu daha var da gözden kaçıyor gibi geliyor bana. Neyse.

Hepsini evdeki bir strafor tabakasının üzerine kürdanlarla tutturduk, en azından görünür hâle geldiler. Şimdi hangisine hangi işlemi yapmam gerektiğini daha rahat görebiliyorum. "Hadi otur başla şunları bitirmeye" diye baskı yapıyor ama ben de iş yok.
Bir sürü bahane üretiyordum ki ellerim uf oldu. Sahiden. Çok komik. Önce sol elimin baş parmağının tırnağı derinden kırılıp koptu, biraz kanadı. Öyle canımı acıtıyor ki, bir yere değerse acıdan zıplatıyor. Sonra şu japon tarzı kuvvetli yapıştırıcılardan birini, yine sol elimin işaret ve orta parmakları arasına boca edip bir güzel yapıştırdım. İki parmaktan tek parmak yaptım. Allahtan geçenlerde blog gezerken arkadaşlardan birisi asetonun  çözücülüğünden bahsetmişti. Epeyce uğraşıp tek parmağı yine iki parmak haline getirdim, ama bu arada biraz deri kaybı oldu. Eh boyacı küpü mü bu, birleştir-ayır, birleştir-ayır olacak o kadar fire. Ama o da fena halde canımı yakıyor. Sonraaa akşam oldu, Nilüfer Haluk, Taner hep beraber mutfağa girdik. Kimi sofra hazırlıyor, kimi salata yapıyor, o arada beni de kovalamaya çalışıyorlar, git içeri elin acıyor, suya sokma filan diye. Ben de bari şu tencerenin kapağını kapatayım dediiim, meğerse kapağın bir kısmı tencerenin altına doğru girmiş alevle dans ediyormuş. Sol elimle soğuk tarafından kaldırdım, sağ elimle de ateşden yeni ayrılmış tarafını kavrayıverdim ve inanın cossss diye bir ses geldi. Böylece sağ elimin baş, işaret ve orta parmakları da telef oluverdi. Diğerlerinin acısını unuttum, bütün gece elimde buzla oturdum. Ama yine de blog gezdim, serçe parmaklarımla yazıp laf yetiştirdim. :)
Aklınızda olsun böyle yanık durumlarında saatlerce buz basın, acıyı anında alıyor ve ertesi gün hiç birşey kalmıyor.




6 Ekim 2011 Perşembe

KEYİF KEYİF :)))

Ağzım kulaklarımda. 1000 yıllık arkadaşlarım geldi Kuşadası'ndan. Kocaları yatırdık, bilgisayarları açtık, bir yandan kikirdiyoruz, bir yandan da şahane birşey içiyoruz. Bunu özellikle belirtiyorum, çünki tarifini vereceğim.  Havalar serinledi ya, geceler soğuğa beş var, sıcacık birşeyler içmek pek hoş oluyor. Hem lezzetli, hem sağlıklı.

İddialıyım, yeşil çay sevmeyenler bile beğenecek bunu. Efendim, malzeme şu:
1 litre kaynar su
1,5 tatlı kaşığı yeşil çay
1 dal taze nane
1 mandalin
Sırasıyla yeşil çayı, naneyi, mandalinin sıktığınız suyunu, kabuklarını çaydanlığın süzgecine koyuyoruz, üzerine kaynar suyu döküp, 5 dakika demlendiriyoruz. Bizim gibi şeker kullamayanlar meyvenin tadını daha güzel alırlar.
Mandalin yerine nar, rendelenmiş elma ve kabukları, portakal , üzüm yani aklınıza gelen herhangi bir meyveyi kullanabilirsiniz.  Elmalı olunca nane yerine bir tutam tarçın harika oluyor.
Öfff ya tarife bakın,  gören de Feriye Lokantasının pasta tarifi sanacak :)))

Unuttum ekliyorum; uykusuzluk çekiyorsanız bu karışıma bir tutam sarı kantaron çiçeği ekleyin. Mışıl mışıl uyursunuz. Tecrübe ile sabit.

2 Ekim 2011 Pazar

ORTAYA KARIŞIK BİR POST :)

Bitirilecekler kutusunda bekleyenler birikti. Daha çok sanıyordum, önüme dökünce gözüme az göründü. Acaba başka bir kutu daha mı vardı da unuttum :))) Yok saydım tamamlar 7 kolye olması lazımdı, birini adını beğenmediğiniz "saçaklı "seri" adıyla yayınlamıştım, burada 5 kolye var, etti 6. Amaaa 7.yi bitince göstereceğim, sanki o pek hoş olacakmış gibi geliyor, azıcık heyecan yapayım dedim :)


Bunlar fırınlandı, parlatıldı, eksik parçalarının fırınlanmasını bekliyorlar.

















Bunlar da tepside yatmış fırına gitmeyi bekliyorlar. Hem yeni parçalar var, hem de bekleyen bitmiş parçalara ilaveler var.












Şimdi bu post içinde battaniye resminin ne alakası var?
Gezdiğim bloglarda hep sonbahar kış hazırlıkları görüyorum. İmrendim. Dün gece ilk defa battaniye örtmek gerekti, ben de 2-3 yıl önce yaptığım battaniyeyi çıkarttım. Bari onun resmini koyayım da sonbahar konseptinden ayrı kalmayayım dedim. Kambersiz düğün olur mu?

Canım sıkıldıkça uğradığım yüncülerden aldığım, rengârenk, birbiriyle alâkasız yumaklardan tv karşısı eğlenceliği. Sonunda kocaman iki kişilik, yumuşcık bir battaniyemiz oldu. Herbiri ayrı telden çalıyor, hiç öyle planlı tasarımlı birşey değil ama, pek neşeli, ben seviyorum





Ay bir de bu var, artık diz üstü mü denir, ne denir bilmem. Kazara çamaşır makinesinde yıkanıp düdük gibi olmuş iki kazaktan oluştu.  Kenarlarını yapmadım. Belli mi olur, belki aynı kazayı yine yaparım :)







Madem her telden çalıyoruz, programımızı şöyle bir portre ile bitirelim efendim :)))