Bilin bakalım bu ne? Hile yapmak yok hemencecik aşağılara bakmayın.
Önce tahminlerinizi görelim......
Açıklamadan önce sizi oyalamak için ender yakalanabilen pozlarımızdan birini koyayım. Öyle kolay kolay kucağa gelmez Uyku Bey. Kedimiz var, kucağımızda kedi sevmeye hasretiz.
Hihhihiii, bu kadar oyalama yeter mi?
Efendim gördüğünüz o ucubik şey benim makarna makinasının iç organları.
Yeni alındığı zamanlarda dişlilerin arasına fazla yağ mı dökmüşlerdi nedir, iki çevirince silindirlerin kenarlarından siyah siyah yağlar çıkar, killerimin canına okurdu. Artık neredeyse sizin de arkadaşınız olan, sevgili dostum Kurtuluş "ben bunun içini açıp temizleyeyim" demek gafletinde bulumuş, makinayı sökmüştü. Eli çok yatkındır. O da bizden yani.
Sökmek kolay da, monte etme zamanı gelince, aklı kaçmasın diye kafasına şapka takmıştı. Ama sonunda başarmıştı.
Bir ara denemek için aldığım kil çok kötü çıkmış, makineden geçirince, önemli bir miktar sıvaşıp, makinamın içine sızmıştı. Her kullanımda taşanları temizlemekten fenalık geldi. Ucundan kıyısından sökmeye çalıştım, gözüm yemedi. O arada bir de vidayı tam sıkıştıramamışım ki, geçenlerde düşüverdi.
Tam o zamanlarda tataaam Kurtuluş geldi İzmir'den. En şirin halimi takınıp, düşmüş vidayı gösterdim. Hallederiz dedi. Eh yüz bulmuşum kaçırır mıyım, "içi de temizlenmek istiyor" dedim. Tamam onu da hallederiz dedi. Belli, önceki tecrübeyi unutmuş :))) Kih kih kih Çok kötüyüm, hatırlatmaaaam.
Tam yine keçilerini kaçırmak üzereyken "geçen sefer -bunu bir daha asla açmam, açmak gerekirse git yenisini al- demiştin dedim" Terliği kafama yememek için önceden siper almıştım tabii :))))
Ama benim becerikli arkadaşım sonunda yine tek parça ve kullanılır hale getirdi. Gerçi 1 saatini filan aldı ama, Haluk ve ben kahve sigara takviyesiyle kendisine destek olduk.
Veee huzurlarınızda içi dışı pırıldamış makinem.