30 Ocak 2012 Pazartesi

ÇOK YARARLI BİR BLOG

Sevgili Serap Hanım'ın blogunu gezerken, çok faydalanacağımı düşündüğüm bir blog keşfettim. 




Adı Blog Hocam. Serdar Bey "daha iyi bloglar için" hazırlamış. Öyle basite indirilmiş bir anlatımı var ki, benim gibi arayüz ayarları özürlüsü bile çok istediği yorumlar formunu uygulayabildi.





HAZİNEMİ BULDUM

Ardiye kocaman bir kutum var. Eski çizimler ve o minval daha bir sürü şey var içinde. Pek derinlerde kalmıştı, ikide bir karıştıramıyorum. Bir fırsat içine daldım. Çok eskiden çizdiğim güzel bir kaplan kafası vardı, oradadır ümidi ile çizim çantalarımdan birini çektim aldım. Onu bulamadım ama varlığını unuttuğum eskizler buldum. 

Üzerindeki tarih Aralık 1998. Görünce şaşırdım, tamamen unutmuşum. Arka planı neden öyle yaptım bilmiyorum, belki de birşeyler kapatmak içindir, oysa güzel olacakmış, yazık olmuş.


Buna tarih atmamışım ama aşağıdakilerle aynı zamanlarda yapmışım belli. 1994 olmalı. Biraz çiziktiren herkes gibi ben de aynada kendimi çizmeye çalışmışım, ama başarılı değil, pek benzemiyor

























Hediye paketleri üzerine iliştirmek için minik kartlar vardır ya, onlar yeni çıkmıştı. Şimdi Avustralya'da olan sevgili arkadaşım Kurtuluş, Akmerkez'deki mağazasında kullanmak için benden birkaç model yapmamı istemişti. Bunları beğendi. Uzun yıllar kullandı. Çizimlerimi hayata geçmiş halde görmekten çok mutlu olmuştum.

























Bir sorum var. İzleyici listemde sayı görünmez oldu. Kumanda panelinde görünüyor ama, ana sayfadaki listede yok. Son katılanlar da en üst sola eklenirdi, şimdi kitlenmiş gibi geliyor bana. Sebebini ve düzeltme yolunu bilen var mı?

RAPOR

Rapor veriyorum.
*
1 ay önce diyetisyen desteğiyle kilo verme savaşına girmiştim ya, ilk raundu kazandım. Şimdi tartıya çıktım 4 kilo eksilmiş görünüyor. Bunun son 1 kilosunu ödem atma vs gibi nedenlerle gözardı ediyorum, yani kesin 3 kilo vermişim. Valla bu iş hoşuma gitti. Çünkü hiç aç kalmıyorum, bırakın aç kalmayı yeni yemek saatim geldiğinde hala tok oluyorum, diyette olmasam hayatta yemem, ama programı bozmamak için yiyorum. Ama Haluk'un hakkını ödeyemem, yanımda değilse telefon ediyor yemeğini yedin mi, suyunu içtin mi diye :) 

**
Hava muhalefeti nedeniyle eve kapandık. Yeni projelerle uğraşıyorum, çizimler yapıyorum, bitmemişleri bitirmeye çalışıyorum. Son projem Picasso'yu hortlatmaktı, sanırım şu saate kadar haberi gitmiş, adamcağız mezarında dönmeye başlamıştır. İşin önemli kısmı bitti, tek bir malzemenin eksikliği nedeniyle son aşamasında ara vermek zorunda kaldım. Yarım haliyle yayınlasam diyordum, ama vazgeçtim, bitsin de öyle.



29 Ocak 2012 Pazar

İKİ YENİ, BİR DÜZELTME

İki yeni dedim ama, bitmiş halleri yeni, gerçekte bitmemişler kutusundan. Allahım ne kutuymuş, bitmiyor, bitemiyor. Adı kutu kaldı ya artık kutu filan yok, hepsi köpük panoda asılı. Hani Nilüfer geldiğinde yapmıştık. İkide bir bir popo darbesiyle devirdiğim panoyu sonunda duvara astım, sen sağ ben selamet. Fakat bu arada şunu öğrendim ki; yaptıklarımın hepsi de sağlam ürünlermiş. Test edildi onaylandı. Hatırladığım 3 kez döktüm yerlere. Her kazanın ardından hepsini iyice inceledim hasar var mı diye. 


Bu iki tanesini bitirdim, daha önce kolye ucu hali ile yayınlamıştım. Hepsine isim koymak hoşuma gidiyor, bunlara isim bulamadım.


Mor-Turkuaz  (İsmi Totem olarak değişti. İsim annesi sevgili Alanay)
























Petrol Mavisi (İsmi Altın Hasır olarak değişti. İsim annesi sevgili Uğurböceği)

Bu nilüfer kolyeyi yayınladığımda çok yapıcı eleştiriler ve tavsiyeler almıştım. Onların ışığında boncuklarını çıkarttım. Gerçekten de, tasarım fikri olarak iyi idi, ama boncukların seçiminden sanırım, basit kaçmıştı. Uygun renkte doğal taşlarla aynı tasarımı yaptım, kaba durdu. Ben de onları tamamen kaldırdım. Eski hali burada.

Nilüferler


25 Ocak 2012 Çarşamba

NİHAYET LALELER BİTTİ

Ohh sonunda bittiler. Lalelerin yapımından ne kadar zevk aldıysam, zincir boncuk faslından o derece sıkıldım. Zincirler ve boncuklarla takı yapanların önünde saygı ile eğilip, şapkamı çıkarıyorum. Ve dahî şapkamı çöpe atıyorum.
Ay içim şişti. Mıncık mıncık halkalar yap. Onları miniminnacık zincir halkalarıyla birleştir, daha doğrusu birleştireme. İkide bir elinden düşür, gecenin üçünde laminant parkenin üzerine düşen boncukların bomba gibi çıkardığı sesle, nihayet sakinleşmiş uyumakta olan Uyku uyansın, nereye gitti bu adi boncuk diye ararken bir yandan "ay Uyku'mu yuttu acaba" diye paniklere kapılınsın, sonunda koltuk kütüphane gibi alınması en zor yerlere kaçan boncuklar %@#?& şeklinde lâtif nağmeler eşliğinde bulunsun, büyüteç altında çalışacağım diye gözlerin Mister Magoo'nunkilere dönsün... ay içim şişti. Baksanıza yazıyı bile kocaman yazdım, o kadar yani.
Yok, işin o tarafı bana göre değil. Tövbe demeyeyim ama bir daha zor yaparım. 



















23 Ocak 2012 Pazartesi

LALELER ÇOĞALDI

Bitireyim de öyle yayınlayayım dedim ama dayanamadım. Bu laleleri pek sevdim. Genellikle bir yaptığımın ikincisini de yapmak bana dokunuyor, kaşındırıyor :) Sonunda ne çıkacağını bildiğim için heyecanı kalmıyor, gazı kaçmış kola etkisi yapıyor. Ama bu lalelerde öyle olmadı. Renkler farklı olduğundan herhalde. Beş tane yaptım, daha da yapasım var. Şöyle güzel bir turkuaz, belki toprağa bakan mat bir pembe de yapabilirim.
Yapması zevkli de angaryası sevimsiz. Zımparalarını bitirdim. Biiir sürü boncuk yaptım. Şimdi resinleri dökülecek. Boncukları resinlemek en zoruma gideni. Resini sür, bekle, uzayan damlaları al, biraz daha bekle, yine al, arada bir git boncukları çevir ki yamukluk olmasın, tam sertleşmeden kürdanları oynat ki yapışmasın. Yok ben başka yapmayayım. Yeter bu kadar.
Daha önce yaptığım bir kaç parçanın arka yüzleri yada ikinci kat resinlerini de aradan çıkarıyorum.
Resinler sertleşsin, bir iki güne kadar biterler sanırım.



19 Ocak 2012 Perşembe

NİHAVENT LONGA

Çok uzun zamandır dinlememişim Nihavent Longa'yı. Çok severim. Şu son lalelerin bir kaç rengini daha yapıyordum. Birden aklıma geldi, dinlemek istedim... Zamanım, mekanım değişiverdi.
Kendimi evlenmeden önceki bir dönemde ana-baba evinde buluverdim.
Bayram sabahı. Taze çay, karabiberli patatesli omlet, anneannemin özel böreği "Hırçın"  kokusu. Annem o muhteşem bayram kahvaltısını hazırlamış, anneannem de kalkıp giyinmiş belli, kolonyasının rayihası geliyor. Zülal de kalkmamış daha. Babam önce onu uyandırdı, yine komiklik yapıyor, Zülal kikirdiyor. Birazdan sıra bende. Önce kapıdan seslenecek "Niyaaaaal, Niyaaaal, kaffaltı hazıııııır" Ses çıkarmayıp uyku taklidindeyim. Kapı açılıyor, annem de geldi. Yorganı çekiştiriyorlar kalkayım diye. Ben homurdanıyorum, onlar gülüyor. Böreğin kokusu dayanılmaz.
Ben yataktan kalkamadan Longa bitti...
Artık omletler öyle kokmuyor. Hırçın böreğini bir daha hiç tadamayacağım. Niyaaaal diye seslenmiyor bana artık o ses. Hepsi gitti. Artık hiçbiri yok. Bir kardeşciğim bir ben kaldık. Özlem hep var, alışılıyor özlemeye. Ama bugün ağır geldi. Nur içinde yatın.

18 Ocak 2012 Çarşamba

GELİN BİRLİKTE LALE KOLYE YAPALIM.

Osmanlı Seri için farklı bir çizim yaptım. Eminönü'de gezerken metal bir kolye görmüştüm. Çizime ondan esinlenerek başladım, sonunda çok farklı bir form oldu. Zaten yapım aşamaları sırasında da bir çok şey değişiyor. Bu halini beğendim. 
Yapım aşamalarını da resimledim. Beğenip de yapan olursa ne kadar sevinirim.


 Önce çizimi yaptım. Ortadaki yuvarlağın ve üstteki damlanın, telle çevrili olmasını planladım. O ölçülerde tel kıvırdım.
 Gerekli malzemeyi de vermek lazım değil mi?
Çizim, şekillendirilen teller, bir kaç renk polimer kil, kesiciler, yapıştırıcı, akrilik merdane, üzerinde çalışıldıktan sonra birlikte fırına girecek cam.
Resim çekerken varağı unutmuşum. Onu var sayın. Bir de, çizerken planlamadığım, son aşamada aklıma gelen dekor için, bir kaç tane gümüş renkli, minik halka gerekecek.
Ve tabii makarna makinesi.
 Taban için, iki tabaka açmak gerekiyor. Birisi 7 (En kalın), diğeri 3 ayarında. İmzalayacaksanız tam zamanı. Kalın olanın arka tarafına imzanızı yazın, ve o yüzü cama gelecek şekilde, arada hava kabarcığı kalmamasına dikkat ederek yerleştirin. O parça, artık pişene kadar yerinden oynamayacak.
 Çizimi bu tabakanın üzerine yerleştirip, kordon ya da zincirin geçeceği yeri işaretleyin
 Bir kürdanı, işaretlediğiniz yere biraz bastırarak yuva açın. Bu kalınlıktaki kilde, kürdan yarıdan biraz fazlasına kadar gömülebilir. Hazırladığımız daha ince olan tabakayı da, hava kabarcığı kalmadan, üzerine yerleştirin, yapışmaları için hafifçe merdane ile geçin. 
 Çizimi, kürdan ve kağıttaki işaretleri denk getirerek kilin üzerine yerleştirin. Dış sınırları, yazmayan ince uçlu bir kalemle, kil üzerinde belirleyin. 
 O işlemin sonucu, böyle bir şey. Şimdilik bir kenarda beklesin.
 Skinner blend bir tabaka hazırlayın. 7 ayarında açtığınız tabakayı ikiye katlayın. Çünki daha kalın olmasını istiyoruz. Bu tabaka, bu sırada çizimden daha küçük olmalı. 
 Bu renkli tabakayı varak üzerine yerleştirip, yapışmasını sağlayın.
 Renkler merdaneye dik gelecek şekilde, makarna makinesinin 7 ayarında inceltin. Bu işlemle varakı çatlatacağız.
 İlk işlemde sonuç bu.
 Her işlemde bir numara incelterek, bir kaç kez makineden geçirin. Çatlakların durumunu beğenene kadar bu işlemi tekrarlayın. Alttaki renk geçişlerinin belirgin görülebilmesi için ben 3 ayarına kadar incelttim.
 Bu parçayı küçük bir kağıt üzerine alın. Kağıt üzerinde çalışmak, hem kesim işleminde kolaylık sağlayacak, hem de kesilmiş parçayı kaldırırken deformasyonu engelleyecek.
 Dış kenarları dikkatle kesin. İnce kıvrımlı yerleri şimdilik kesmeyin.
 Kağıdın hiç oynamamasına dikkat edin. İç çizgilerin üzerinden, yazmayan kalemle bastırarak geçin.
 Kesilen parçaları kaldırınca, böyle bir şekil olacak.
 Kenarda beklemekte olan tabanın üzerine yerleştirip, tabanı da üst parçanın sınırlarından kesin. İnce kıvrımlı bölümleri birlikte kesmek, deformasyonu önlemek ve daha muntazam olmasını sağlamak için.
 Daha önce hazırladığımız tel çerçeveleri, 7 ayarında açtığımız farklı renkteki kile bastırarak gömün. Burada, parmak izi ve yüzey düzgünlüğünü bozmamak için, kile dokunmadan, sadece tele bastırmak gerekli. Telin dışında kalan kısmı, dikkatle keserek çıkarın.
 Parçaların geleceği yere, biraz yapıştırıcı damlatın. Parçaları yerleştirin. Üstteki damla şeklindeki parçayı yapıştırdıktan sonra, tabana ait fazlalıkları kesin.
 Bu aşamada, kürdanı ileri geri oynatarak, piştikten sonra kolayca çıkmasını sağlayın.
 İşe başlarken, bu aşamanın son olmasını planlamıştım. Ama bir şeyler eksik. Hem de yuvarlak teldeki aralığın kapanması gerekiyor.
Minik halkaların içine varaklı kil doldurdum ve yapıştırdım.


Artık fırına gitme zamanı geldi. Piştikten sonra kenarlar zımpara ile düzeltilerek çapaklar ve ufak tefek eğrilikler giderilecek.
Sonra... Nasıl bitireceğimi şimdilik bilmiyorum. Artan parçaları proje sonuçlanana kadar saklayacağım.
Bitirince yeni bir yayın konusu olsun değil mi?