Uzuuuuun bir ara verdim, vermek zorunda kaldım. Resimsiz yayına alışkın değilim ki. Ama baktım ne kadar çok zaman geçmiş aradan yazmayalı. Çok şey de birikmiş. Bu seferlik böyle olsun dedim.
Hayatımın en güzel bayramını geçirdim. Oğulcuğum geldi. Hem de bayramın birinci günü. 20 aylık ayrılıktan sonra ilaç gibi geldi. (Skype'ı icat edenler sırf benden aldıkları dua ile cennette yerlerini garantilemişlerdir) Gerçi artık ömrünün yarısı havada geçecek ama, şimdi birlikte olmanın keyfini yaşıyoruz.
Doruk'la aynı gün kardeşciğim de Ankara'dan geldi. Ohhh keyif keyif.
Geçenlerde yazmıştım belki hatırlarsınız, bir proje tanıtımı için eurod de canlı yayına çıkacağım diye. Çıktım (7/10/2012), aman çıkmaz olaydım. Nasıl kötü, nasıl fenaydım anlatamam, yayın bittikten sonra eve koşup yorgan altına gizlenmek istedim. :))) Makyaj yapalım dediler, yok benim makyajım iyi, iş konuşacağız, abartı olmasın, doğal olsun dedim. Hıh af buyurun halt ettim. Işık gündelik makyajımı yutmuş, bir sarı hayalet olmuşum. Haydi onu geçtik, güya doğal olayım dedim, ne doğalı, süzüm süzüm süzülmeler, ne söyleyeceğini karıştırmalar, euro'ya dolar demeler... offff pek fenaydı pek. Aradaki vtr yayınlanırken koltuktan kalkıp kaçıvermemek için kendimi zor tuttum. Yayın bitti, haftaya görüşürüz demezler mi? Ne görüşmesi yahu, ben bir daha buralara uğrar mıyım? Uğrarmışım... Meğerse tek program değilmiş, önümde 2 hafta daha varmış. Ay öleceğim...
Ertesi hafta cumartesi gecesi sabaha karşı fena halde hastalandım, yayına gitmek şöyle dursun, ayağa kalkamıyorum, Haluk telefon etti, tamam yedek konuklardan alırız, haftaya gelsin dediler. Anladım ki, bu işten kurtuluş yok. Sonuç olarak 21'i pazar yine gittim. Bu sefer akıllandım, makyajımı orada profesyonellere yaptırdım. Ve de yaşasın, ağzım dilim dolanmadan doğru dürüst bir iş çıkarttım. EuroD yayını bitti, dediler ki "hemen atlayın arabaya Atv Avrupa'daki "Yaşam Mimarı" programının yayınına yetişmeniz gerekiyor". Eh o yayın da başarılıydı. Hem de çok eğlenceliydi. Ve nihayet önümüzdeki pazar (4/11/2012) sonuncu yayınla bu defteri kapatacağım. Tecrübe denen şeyin önemini bir kez daha kavrayarak, hayatımda renkli bir anı daha kazanmış oluyorum.
Makyaj konusuna geri döneceğim. Ben makyajı severim, zaten sevmesem bile mecburum. Kaş, kirpik, saç, ten, çamaşır suyuna bandırılmış gibi olunca istersen sevme. Ama bu tv makyajı, makyaj filan değil, resmen badana. Kazayla parmağımı dokunsam izi kalır. Kullandıkları malzemeyle, ben herhalde bir hafta filan, ağır gece makyajı yapardım da, artardı bile. Eve geldim, temizle temizle çıkmıyor. İki kez kremle ovuşturup sildim. Üç kez sabunla derimi yüzdüm, yine de havlum rezil oldu. Ama temizlemeden önce, o makyajla anı olsun diye bir sürü resim çekti Haluk. Hah işte o resimlerden ekleyeyim, böylece yazım resimsiz kalmasın :)))
Bu arada, hâlâ yaz temasında kalmış olan blog temamı sonbahara çevirmek istedim, ama biiir sürü aksilikle karşılaşıp beceremedim. Tam burada yeni arayüzden nefret ettiğimi bir daha yazayım. Sevgili Serdar Bey'e imdat dedim. Sağolsun, o kadar yardım etti ki utandım. Tekrar teşekkür ederim Serdar Bey.
Not: Hobi odamı yerleştirdim sayılır. :)
Hayatımın en güzel bayramını geçirdim. Oğulcuğum geldi. Hem de bayramın birinci günü. 20 aylık ayrılıktan sonra ilaç gibi geldi. (Skype'ı icat edenler sırf benden aldıkları dua ile cennette yerlerini garantilemişlerdir) Gerçi artık ömrünün yarısı havada geçecek ama, şimdi birlikte olmanın keyfini yaşıyoruz.
Doruk'la aynı gün kardeşciğim de Ankara'dan geldi. Ohhh keyif keyif.
Geçenlerde yazmıştım belki hatırlarsınız, bir proje tanıtımı için eurod de canlı yayına çıkacağım diye. Çıktım (7/10/2012), aman çıkmaz olaydım. Nasıl kötü, nasıl fenaydım anlatamam, yayın bittikten sonra eve koşup yorgan altına gizlenmek istedim. :))) Makyaj yapalım dediler, yok benim makyajım iyi, iş konuşacağız, abartı olmasın, doğal olsun dedim. Hıh af buyurun halt ettim. Işık gündelik makyajımı yutmuş, bir sarı hayalet olmuşum. Haydi onu geçtik, güya doğal olayım dedim, ne doğalı, süzüm süzüm süzülmeler, ne söyleyeceğini karıştırmalar, euro'ya dolar demeler... offff pek fenaydı pek. Aradaki vtr yayınlanırken koltuktan kalkıp kaçıvermemek için kendimi zor tuttum. Yayın bitti, haftaya görüşürüz demezler mi? Ne görüşmesi yahu, ben bir daha buralara uğrar mıyım? Uğrarmışım... Meğerse tek program değilmiş, önümde 2 hafta daha varmış. Ay öleceğim...
Ertesi hafta cumartesi gecesi sabaha karşı fena halde hastalandım, yayına gitmek şöyle dursun, ayağa kalkamıyorum, Haluk telefon etti, tamam yedek konuklardan alırız, haftaya gelsin dediler. Anladım ki, bu işten kurtuluş yok. Sonuç olarak 21'i pazar yine gittim. Bu sefer akıllandım, makyajımı orada profesyonellere yaptırdım. Ve de yaşasın, ağzım dilim dolanmadan doğru dürüst bir iş çıkarttım. EuroD yayını bitti, dediler ki "hemen atlayın arabaya Atv Avrupa'daki "Yaşam Mimarı" programının yayınına yetişmeniz gerekiyor". Eh o yayın da başarılıydı. Hem de çok eğlenceliydi. Ve nihayet önümüzdeki pazar (4/11/2012) sonuncu yayınla bu defteri kapatacağım. Tecrübe denen şeyin önemini bir kez daha kavrayarak, hayatımda renkli bir anı daha kazanmış oluyorum.
Makyaj konusuna geri döneceğim. Ben makyajı severim, zaten sevmesem bile mecburum. Kaş, kirpik, saç, ten, çamaşır suyuna bandırılmış gibi olunca istersen sevme. Ama bu tv makyajı, makyaj filan değil, resmen badana. Kazayla parmağımı dokunsam izi kalır. Kullandıkları malzemeyle, ben herhalde bir hafta filan, ağır gece makyajı yapardım da, artardı bile. Eve geldim, temizle temizle çıkmıyor. İki kez kremle ovuşturup sildim. Üç kez sabunla derimi yüzdüm, yine de havlum rezil oldu. Ama temizlemeden önce, o makyajla anı olsun diye bir sürü resim çekti Haluk. Hah işte o resimlerden ekleyeyim, böylece yazım resimsiz kalmasın :)))
Bu arada, hâlâ yaz temasında kalmış olan blog temamı sonbahara çevirmek istedim, ama biiir sürü aksilikle karşılaşıp beceremedim. Tam burada yeni arayüzden nefret ettiğimi bir daha yazayım. Sevgili Serdar Bey'e imdat dedim. Sağolsun, o kadar yardım etti ki utandım. Tekrar teşekkür ederim Serdar Bey.
Not: Hobi odamı yerleştirdim sayılır. :)
Çok tatlı ve doğalsınız,makyaja bile gerek yok bence :))
YanıtlaSilTeşekkür ederim Junkhead, siz benim makyaj halimi görmediniz Hihihih
SilMaşallah size, öyle güzelsiniz ki...
YanıtlaSilSizi izleyebilmeyi çok isterdim.
Valla Ayşım'cığım, konu kil hobi filan olsa, ama kaçırma beraber eğleniriz diyeceğim ama, pazar günü konut tanıtımını kim ne yapsın. Ama yine de söyleyeyim EuroD yi izleyebilenler için Pazar günü saat 12 de başlıyor, programın adı Konut Dünyası. Daha sonra internette arşivini yayınlıyorlar.
Silher zamanki gibi çok güzelsin nihal hanımcım.o makyaja rağmen:)) programlardan dolayı tebrik ediyorum.ve en önemlisi de gözünüz aydın olsun hem oğul hem kardeş var mı sizden iyisi?sevgiler..
YanıtlaSilAhhh Alanay'cığım, çok teşekkür ederim. Gırgır şamata bir yana, her şeyden önemlisi oğluma kavuşmuş olmam.
SilKolay gelsin Nihalciğim,kablo da bu kanallar olmadığı için seni izleyemedim.Pazarı da atlatırsan güzel anıların olacak :)
YanıtlaSilEvet Gülden'ciğim. Kötü anılar bile, içinden geçip gittikten sonra eğlenceli oluyor.
SilOlmuştur olmuştur, seyredemedim ama endamın yeter şekerim. Pekk tatlısın. seyredebileceğimiz bir yer var mı netten?
YanıtlaSilYok Fiamma'cığım, doğruya doğru, birincisi sahiden olmadı. Ama ikinci de tamamdı :)))
SilAy evet var, henüz 2.yi yayınlamamışlar arşivde. Onu bekliyorum ben de.
Aaa evet bak vereyim 1.nin linkini. Abartmadığımı göreceksin.
http://www.konutdunyasi.com.tr/bolumler.php bu sayfada 22. bölümün 2. kısmının ortalarında.
İşte güzel hoş bir anı,hiiiiç dert etmeyin.Her haliyle her yaptığıyla güzel insanlar vardır,ben de birincisiyim deyin,geçin.Başarılar:)))
YanıtlaSilDeğil mi ama Ruhsar'cığım. Galiba burada yazıp paylaşmak da terapi gibi oluyor, şimdi hatırlayınca ateşler basmıyor, gülüyorum. Teşekkürler.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilAhestebeste'ciğim bu resimler ikinci yayından sonrakiler :) Badana sonrası yani :))
SilNasıl yani, ben silmedim ki, Ahestebeste nasıl oldu bu anlamadım? :(
SilÇOOOK TALISINIZ:))) SEVİYORUM SİZİ:)))
YanıtlaSilElişi Defteri, ben de siziiiii :) Öpüldünüz.
SilNihal Abla çooook güzelsin canım nette bulabilirim sanırım merak ettim izleyeceğim, öpüyorum
YanıtlaSilSevda'cığım, nette ilk yayın var. İzle ve gül :))
SilSen her halinle güzelsin be hatuncum :)
YanıtlaSilAma çok özletmeye başladın kendiniiii :(
Teşekkür ederim Banu'cuğum, ama şakası gırgırı bir yana, valla derdim güzellik çirkinlik değil. Hatır için bir iş üstlendim, adam milyonlar yatırmış, çocuk oyunu değil, onun tanıtımını da derli toplu görünüşle, düzgün anlatmak lazım.
SilBen de çok özledim her şeyi. Blogun konsepti sapıttı resmen. Yapmak isteğim biiiir sürü şey var. Ama hiiiç vaktim yok.
içiniz gibi dışınız da güzel ne yaparsanız yapın ama özletmeyin çok uzak kalmayın blogunuzdan,sevgilerimle...
YanıtlaSilTeşekkür ederim Fimofimo'cuğum. Biraz işleri yoluna koyayım, haftanın bir gününü sadece kendime ayıracağım. Kendimi biliyorum, killere bir başlarsam, işi gücü boşlarım. Her şeyi bir arada yapabilen hamarat hatunlara nasıl imreniyorum bir bilsen.
Silİkinci yayını da biraz önce arşive atmışlar :)
YanıtlaSilhttp://www.konutdunyasi.com.tr/bolumler.php
24. bölümün 1. kısmının sonunda başlayıp, 2.kısmında devam ediyor.
Hiiiiiiiiiiiiiiiiii.... Çok güzelsiiiiiiinnn.... :)
YanıtlaSilAllah iyiliğini versin Gülsüm, çok güldürdün beni :)))
SilSüpersin Nihal'ciğim. Benim diyen güzeller haltetmiş yanında:))) Hemen izlemeye gidiyorum:))
YanıtlaSilNedret'ciğim, vallahi güzel olan yüzümdeki maske :))) O makyözler resmen sihirbaz.
SilBu günkü çekim de başka bir makyöz vardı. Doğala birazcık daha yakındı.
Seyrettim. Süper olmuş. Anlattıklarının içinden de bir tek 220.000 Euro'yu duydum:)))
YanıtlaSil:)))
Silİlkinden bir hayli farklı değil mi?
Kolyen de süperdi:)))
YanıtlaSilAyyy, hiç utanmadan evet diyeceğim :)) Sahiden de pek hoş görünmüş. Kıyafete göre aksesuar seçmek yerine, ille de o kolyeyi takmak istediğim için, kolyeye göre giysi seçtim :)))
SilSeyredemedim ama seyretmiş olmayı isterdim, belki tekrarları olur, takip etmek lazım;) sevgiler.
YanıtlaSil