Gittik, geliyoruz derken bir de baktık ki Kuşadası'na geleli 2 hafta olmuş bile.
Taşımacıların yükleme yaparken, yemek masasının bacağını kırmalarını, demonte etmeye üşendikleri gardroplar yüzünden kamyona sığdıramadıkları çalışma masamı sokakta bırakmalarını, indirme yaparken de, bir gardrobu parçalamalarını, büyük balkon kapısının camını kırmalarını saymazsak, vukuatsız şekilde geldik.
Uyku için endişeleniyorduk, malum kediler yolculuğu da, ev değiştirmeyi de hiç sevmezler. Ama benim küçük fıstığım yolculukta hiç sorun çıkartmadı. Kocaman taşıma kutusunun içinde hiç sesi çıkmadı.
Harika arkadaşlarımız var, Nilüfer İzmir'den telefonla bizde talimatlar yağdırdı :) Saat başı tekmil aldı :)
Nilgün seyahatte olmasına rağmen telefonla, biz gelmeden evin temizliğini yapacak temizlikçiyi organize etti. Eşyalar geldikten sonra resmen günlerce bizimle birlikte mesai yaptı. Kolileri açtı, yerleştirdi.
Didem temizlikciyi, malzemeleri alıp eve getirdi. Ve tabii her ikisi de öyle bir talimat vermişler ki, geldiğimizde ev pırıl pırıldı.
Ve tabii Kurtuluş. Bize 1 saat mesafedeki köyünden koştu geldi. Dostlarımız sayesinde pek keyifle ve kendimizi hiç yormadan çabucak yerleştik.
Canlarım hepinize sonsuz teşekkürler.
Alışması kolay bir yer burası. Hele bu mevsimde kalabalık da olmadığından daha da keyifli. Sadece su durumunu yadırgıyorum. Musluktan akan su ile bırakın çayı yemek filan yapılamıyor. Tuzlumsu bir tadı var. Hoş bu kadar kuraklık içinde, bulduğumuza şükretmeliyiz o da ayrı mesele.
Bundan sonrası resimlerle anlatım :)
Kamyona eşyalar yüklendi, biz de üzerimizi değiştirip arkalarından yola çıkacağız. O da ne? Adamlar benim yolda giyeceğim ayakkabıların olduğu valizi de almışlar. Böyle gittim iyi mi :) Yolda bir şeyler yemek için durduğumuzda Haluk'a şu halimin resmini çekmelisin dedim. Üstümde kışlık giysiler altımda şıpıdıklar. Çekmedi, "seni rezil edemem, gönlüm razı gelmez" diye de dalgasını geçti.
Uyku'nun yeni evdeki ilk dakikaları.
Kutusundan çıktığı anları videoya çekmeliydim. Karnı yerde, tırtıl gibi sürünerek bütün evi dolaştı, sonra da kendisini en emin bulduğu yere gizledi :D
Burası elektrik idaresinin olduğu yer. Önündeki avlumsu yerin ortasını mekan tutmuş bir güvercin kolonisi var. Hepsi birbirinden güzel. Beyazlar, kahverengiler, benekliler, simsiyah tüyleri güneşte pembe yeşil parlayanlar, paçalılar. Haluk devir işlerini hallederken onları seyretmeye doyamadım.
Yolların kenarına hep bu turunç ağaçları dikilmiş. Üzerleri pıtrak gibi dolu. Hiç kimse toplamıyor. Meğerse turunç egzos gazını emermiş, onun için dikilmişler, zehir emdiği için de yenmezmiş.İyi ki öyle. Yoksa hem bu güzel ağaçlar buraya dikilmezdi, hem de üzerlerinde bir tane bile meyve kalmazdı.
Bu sokağı keşfettiğim iyi oldu. Enstitü Pazarı diye bir dükkan var. El işi ile uğraşanların uğrak yeri. Ham mdf objeler bile var. Hemen girip şöyle bir dolaştım, kartlarını aldım. Acil durumlarda işe yarayabilir.
Taşımacıların yükleme yaparken, yemek masasının bacağını kırmalarını, demonte etmeye üşendikleri gardroplar yüzünden kamyona sığdıramadıkları çalışma masamı sokakta bırakmalarını, indirme yaparken de, bir gardrobu parçalamalarını, büyük balkon kapısının camını kırmalarını saymazsak, vukuatsız şekilde geldik.
Uyku için endişeleniyorduk, malum kediler yolculuğu da, ev değiştirmeyi de hiç sevmezler. Ama benim küçük fıstığım yolculukta hiç sorun çıkartmadı. Kocaman taşıma kutusunun içinde hiç sesi çıkmadı.
Harika arkadaşlarımız var, Nilüfer İzmir'den telefonla bizde talimatlar yağdırdı :) Saat başı tekmil aldı :)
Nilgün seyahatte olmasına rağmen telefonla, biz gelmeden evin temizliğini yapacak temizlikçiyi organize etti. Eşyalar geldikten sonra resmen günlerce bizimle birlikte mesai yaptı. Kolileri açtı, yerleştirdi.
Didem temizlikciyi, malzemeleri alıp eve getirdi. Ve tabii her ikisi de öyle bir talimat vermişler ki, geldiğimizde ev pırıl pırıldı.
Ve tabii Kurtuluş. Bize 1 saat mesafedeki köyünden koştu geldi. Dostlarımız sayesinde pek keyifle ve kendimizi hiç yormadan çabucak yerleştik.
Canlarım hepinize sonsuz teşekkürler.
Alışması kolay bir yer burası. Hele bu mevsimde kalabalık da olmadığından daha da keyifli. Sadece su durumunu yadırgıyorum. Musluktan akan su ile bırakın çayı yemek filan yapılamıyor. Tuzlumsu bir tadı var. Hoş bu kadar kuraklık içinde, bulduğumuza şükretmeliyiz o da ayrı mesele.
Bundan sonrası resimlerle anlatım :)
Kamyona eşyalar yüklendi, biz de üzerimizi değiştirip arkalarından yola çıkacağız. O da ne? Adamlar benim yolda giyeceğim ayakkabıların olduğu valizi de almışlar. Böyle gittim iyi mi :) Yolda bir şeyler yemek için durduğumuzda Haluk'a şu halimin resmini çekmelisin dedim. Üstümde kışlık giysiler altımda şıpıdıklar. Çekmedi, "seni rezil edemem, gönlüm razı gelmez" diye de dalgasını geçti.
Kutusundan çıktığı anları videoya çekmeliydim. Karnı yerde, tırtıl gibi sürünerek bütün evi dolaştı, sonra da kendisini en emin bulduğu yere gizledi :D
Kurtuluş'la Haluk bana çalışma masası yapıyorlar
Burası elektrik idaresinin olduğu yer. Önündeki avlumsu yerin ortasını mekan tutmuş bir güvercin kolonisi var. Hepsi birbirinden güzel. Beyazlar, kahverengiler, benekliler, simsiyah tüyleri güneşte pembe yeşil parlayanlar, paçalılar. Haluk devir işlerini hallederken onları seyretmeye doyamadım.
Yolların kenarına hep bu turunç ağaçları dikilmiş. Üzerleri pıtrak gibi dolu. Hiç kimse toplamıyor. Meğerse turunç egzos gazını emermiş, onun için dikilmişler, zehir emdiği için de yenmezmiş.İyi ki öyle. Yoksa hem bu güzel ağaçlar buraya dikilmezdi, hem de üzerlerinde bir tane bile meyve kalmazdı.
Bu sokağı keşfettiğim iyi oldu. Enstitü Pazarı diye bir dükkan var. El işi ile uğraşanların uğrak yeri. Ham mdf objeler bile var. Hemen girip şöyle bir dolaştım, kartlarını aldım. Acil durumlarda işe yarayabilir.
Bu resimler bu sabah yaptığımız uzun yürüyüşten.
Yürüyüş sonunda limana (burada port diyorlar :)) dönüp oturduğumuz çay bahçesinden. Kocaman kefaller. Kıyıda onları avlamak için olta başında bekleyenlere resmen nanik yapıyorlar.
Eve dönerken burnumdan girip bütün damarlarıma yayılan sümbülün kokusuna dayanamadım. Uyku'yu da çarptı o muhteşem koku. Uzun süre başından ayrılmadı. Boynunu gıdısını sürtüp durdu.Şimdi sümbül kokuyor benim oğlum :)))
Özetle, iyiyiz, keyfimiz yerinde çok şükür. İkimiz de sizi öpüyoruz.
yeni yaşam yeriniz size huzur, mutluluk getirsin...
YanıtlaSilsevğiler.
Teşekkürler Halime Hanım
SilOh oh ! Ne iyi ettiniz de Ege'ye geldiniz.
YanıtlaSilYeni evinizde huzur sağlık ve mutluluk yoldaşınız olsun!
Teşekkür ederim Nilgün Hanım,gerçekten iyi ettik galiba
SilGuzel bir kara vermissiniz bizde bir senedir istanbulu terk konusunu konusuyoruz ama cesaret edemiyoruz. Size yeni hayatinizda mutluluklar dilerim :) bizede cesaret dilerim :)
YanıtlaSilİyi düşünmek lazım tabii Hayaller Atolyesi. İş güç varsa şehir değiştirmek daha zor. Biz kendimizi emekliye ayırdık, ama boş durmak da insanı fena köreltir. İkisinin arasını bulmak lazım. Ben kendi adımıza şimdilik iyi ki gelmişiz diyorum. Sizin için de en hayırlısını keyiflisini dilerim.
SilNihal ablacığım güle güle keyifle oturun, fotoğraflar harika
YanıtlaSilTeşekkürler Sevda'cığım.
SilHoşgeldiniz yani evinize ve yeni hayatınıza. Dilerim her şey gönlünüzce olur.
YanıtlaSilTeşekkür ederim Nurten Hanım.
SilHayırlı uğurlu olsun. Kıskandım. Benim de hayalim denize nazır bir yerde yaşamak.
YanıtlaSilAllah gönlünüze göre versin Solmaz Hanım.
SilAh şu nakliyeciler ah! Bir vukuat yapmasalar olmaz.
YanıtlaSilİlk zamanlar biraz tanıma ve alışma dönemi olsa da yeni yer, yeni çevre kişiyi de yeniliyor ve iyi geliyor. Dilerim huzurla mutlulukla oturun.
Uyku'nun halleri çok tatlı, sümbül kokusundan mest olması ne hoş.
Sevgilerimle
Sevgili Nowacraft o nakliyeci konusuna girmeyeceğim, sinirlerim zıplıyor. Kırılan dökülen değil ama, kırılan cam için nakliyecinin gönderdiği camcıyı kesin bir kenarda kıstırıp buruşturacağım. Ayol adam camı silmeden takmış, havasını vakumlamamış, üstelik o siyah macunumsu şeyi de eksik yapmış, şimdi camın içi hem lekeli hem de buğulanıyor. Güya gelip de düzeltecek.
SilOf neyse ben buraya keyfe geldim, sinirlenmeyeceğim.
Caaanıııım... Herşey gönlünüzce olsun, gönlünüzce devam etsin....
YanıtlaSilAma şimdi ben bu evi pek bi merak ediyorum... Müstakil mi-site mi-apartman mı... e anlat accık, ucundan da olsa göster accık, ne zevkli de döşemişsindir sen şimdi... hobi odanı görmeliyim özellikle... beyleri çalıştırmışsın ya :))
Banu'cuğum teşekkür ederim. Şimdiii ev epey geniş bir arazi üzerine 4 katlı binalardan oluşan 12 yıllık bir site. Arazi geniş olduğundan binalar dip dibe değil, öyle şahane bir peyzaj yok ama her yerde, sardunyalar, öbek öbek papatyalar, bir de burada gördüğüm pembesi, moru ve beyazı olan büyük papatyalara benzeyen çiçekler var. Eminim vaktiyle burası da zeytinlik idi, şimdi pek çok yer gibi beton.
SilZevkli mi döşemişimdir? Bilmem her zamanki eşyalarım. Özel bir şey yapmadım hiç. Şİmdi şöyle bir etrafıma baktım da, salonda kendi yaptığım hiç bir şey yok :))) Ben senin gibi marifetli ve hamarat değilim ki öyle bir sürü işi bir arada yapabileyim :)) Hobi odamın kolileri daha dün açıldı. Son koliler onlardı. Oranın biraz süslenmeye ihtiyacı var. Ne yapsam bilmem ki :)))
Profilindeki "yaşadığın yer"i artık değiştir yaaniiiii :))))
YanıtlaSilNihal... Bu yıl sanırım yolumuz oralara düşecek. Seni görmeyi öyle isterim ki. Evinin önünde bizim külüstürü (karavan yani) parkedecek yer var mı?
YanıtlaSilEyoooooooo sabah mailimi açınca ilk ördüğüm haber bu. Olma mı Gülsüm olma mı, yoksa bile yaratırım :))) Hemen site yöneticisi ile görüşeceğim.
SilBu harika haberle günüm şahane geçecek demektir.
Gülsüüüm geçerken beni de alsanaaaa
YanıtlaSil