AZ LAF, ÇOK İŞ

Polimer kil ağırlıklı, pek çok şeyin resimlenmiş yapım aşamalarını bulabileceğiniz bir blog olmasına çalışıyorum.
Internet kullanmasını bilene, açık bir okul. Pek çok hobim var ve ben bu konuda oradan çok yararlanıyorum.
Bu blog aslında biraz da borç ödemek için. Ben epey yol aldım, şimdi yeni başlayanlara da ben faydalı olayım istedim. Deneyimli arkadaşlar da blogumu severlerse, onlarla da fikir alış-verişinde bulunmak, kadayıfın kaymağı olacak :)

28 Mayıs 2012 Pazartesi

KIRMIZILAR ve KOKOŞ AJANDA

İlham Amca'nın sesi sedası hepten kesildi, Esin Hanım tatilde, neyse ki Fikri Bey geçenlerde bir kahve içimi uğradı. Dedi ki "hiç bir şey yapamıyorsan, kendini taklit et." Eh hiç yoktan iyidir. Eski defterleri karıştırdım. 8-10 parça çıktı. Tepside görmüştünüz ya. İşte onlardan iki tanesi.

XL Seriden Lale Kolyemi biraz sadeleştirerek yineledim.




Bu da Okyanusta Bir Yerin yaprağa dönüşmüş hâli.



Az kaldı unutuyordum. Bir de kokoş ajanda yaptım kendime. Senenin ortasında yeni bir ajanda gerekti. Evde bir firmanın hediyesi olan bir tane buldum. Sevmem öyle marka reklamı yapmayı. Anteti, logoyu yapışkanlı folyolardan kestiğim çiçeklerle kapattım. Ayracı yoktu. Kurdele o sorunu halletti de, rahat duramayıp, sanki süsü azmış gibi, sırtına hasır dokuma yaptım. Ay hızımı almışım artık, tutabilene aşkolsun. Geceleri tv karşısında oyalanma işi olan boncuk didiklemelerinden çıkan çiçeklerden birini de ucuna ekledim. Kokoş-mokoş, çok sevdim.



25 Mayıs 2012 Cuma

KENDİME GELDİM GALİBA :)

Ohhh, sonunda bir şeyler çıkmaya başladı. Hani tepsidekiler vardı ya, işte onlar fırınlandı. Boncuklarının bir kısmı verniklendi. Bir kısmı resine bulanmayı bekliyor. Resinlenecek parçaların delikleri kapanmasın diye, biiiir sürü kürdanı folyoya sarıp yeniden yerlerine taktım. Yaparken folyolamayı unutursan böyle angarya ama şart bir iş çıkar işte. Akılsız baş ile ayaklar arasındaki ilişki, ellere de sirayet etti böylece. Neyse, yani çalışma halindeyim. Artık bittikçe yayınlarım.

Gelelim bugünün konusuna. Küçük bir tablo yaptım. 13x20 cm ebadında. Çok da sevdim doğrusu. Adı RÜYA. Onu istediğim gibi görüyorum. Bazen gün batımı, bazen su altı. Ama bu dünyada değil. Bir hayal gezegeninde.

Yaptığım şeyin sonucu beni mutlu etmişse, ilk işim koşa koşa Haluk'a göstermek olur. Bitirir bitirmez, kaptığım gibi soluğu Haluk'un yanında aldım.Çok acımasızdır, beğenmezse küt diye söyler, bu huyunu seviyorum aslında. Yüzümden heyecan seviyemi hemen anlar, ibrenin durumuna göre de dalgasını geçer.
"Baaaaak, bunun adı ne biliyor musun?" dedim, "hmmmm çok güzel olmuş, adı uçan klozetler olmalı" dedi. Heyecandan kızarmış yüzüm çeşitli renklerden sonra yeşile dönene kadar da gülmekten yarıldı. Alçak adam yaa. Dedim ki; "bunu bloguma yazacağım, görürsün sen". "Sakın yazma, sonra beni sanattan anlamayan biri sanırlar, kalbim kırılır" demez mi... Hem beni pohpohluyor, hem de duygu sömürüsü. Yemezler canım.







21 Mayıs 2012 Pazartesi

ALANAY'DAN ÖDÜL GELDİ


Sevgili Alanay bana da ödül vermiş. Çok teşekkür ederim.
Bu kadar geciktiğim için çok özür dilerim Alanay'cığım. Ama çok zor bir işmiş bu :) Günlerdir çevresinde dolanıp duruyorum, bir türlü fiiliyâta geçemedim.
Hepsini yerine getiremeyeceğim, ama mümkün olanları cevaplıyorum.

1. Ödülün resmini yayınla
      Yayınladım

2. Ödülünü 11 arkadaşına gönder
      Hmmm, burada fena halde zorlandım. Kim ister, kim istemez bilemiyorum. Hiç memnun olmayacaklar da çıkabilir, kızanlar da. Bu yayını okuyan ilk 11 arkadaşım desem olur mu?

3. Ödülleri verdiğin arkadaşlarını haberdar et
      2. Maddeye bağlı olarak; yazıyı okuyan ilk 11 blogdaşım: Ödülü aldınız, haberiniz olsun :)

4. Kendin ile ilgili 7 gerçeği paylaş
    Bu da zormuş. Düşünelim....
  • Şarkı söylemeye bayılırım. Çok da sağlam bir repertuarım var, ama anlamadığım şey şu: Ben şarkı söylemeye başlayınca Uyku neden kuyruğuna basılmış kedi taklidi yapıyor?
  • Genellikle yumuşak huylu, kolay geçinilebilen bir insan olduğumu sanıyorum, yeter ki gıcıklık damarım tutmasın. O zaman ben bile, kendime gıcık oluyorum.
  • İnatçıyım. Başkalarına zarar vermem ama kendimle çok inatlaşırım ve sonunda ben kazanırım :)))
  • Oğluma, kocama, kardeşime ve dahî Uyku'ya, zarar vermeye kalkan birisi olursa, cidden delirebilirim.
  • Hayvanların, bitkilerin, insanların yaşama haklarına büyük saygı duyarım, bunların dışındakiler yaşamasa da olur.
  • Büyüğü, küçüğü, her tür şovenizmden nefret ederim.
  • Sevmeyi severim.

5. Ödülü veren arkadaşına teşekkür et
      Alanay'cığım tekrar teşekkürler.


18 Mayıs 2012 Cuma

CANIM HAMUR KABARTMA YAPMAK İSTERSE...

Fikirsizlik krizi tam gaz devam, kıvranıp duruyorum.
Çalışma odası örümcek tutmasın diye girip çıkıp bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Bari kendimi taklit edeyim deyip eski yaptıklarıma benzer bir şeyler yapıyorum. Henüz fırınlanmadılar. Biriktiriyorum. Bakınız en son resim :) Ama bir de duvar süsü yaptım ki, onu fırınladıktan sonra tek başına yayınlayacağım, çünki onu sevdim, gümbürtüye gitsin istemedim :)

Şimdiiii, gelelim bu yayının kahramanına...
Çirkinlik numunesi bir peçeteliğim var. Hele iyice eskiyip cilası filan da gidince, şahtı şahbâz oldu. Hep gözümü tırmalar, ama bir türlü elim varmazdı. Haydi şuna bir el atıp, dekupaj, kabartma filan yapayım dedim. Öncekinde Meral Hoca'dan olur aldım ya, cesaretim geldi :)
Blogdaşlarım sağolsun, yayınladıkları dekupaj resimleri sayesinde iyi de bir arşivim var. Hemen bir tane seçip yazdırayım dedim. Ama o da ne? Kartuş bitmiiiiiş. Sinir oldum.
Fakat inadı kükremiş bir kadının önünde dayanabilecek bend var mıdır? Hele bu kadının adı Nihal, inadı da Çerkez inadıysa. Lisedeyken bana keçi derlerdi heheheheh.
Oturup çizer boyarsın, olur bir dekupaj resmi :)))


Bunca zaman nasıl kullandım ben seni? Neden ve nasıl satın aldım? Luzumlu ve sevdiğim her şeyi aramaktan helâk olurken sen nasıl oldu da kaybolmadın?

 Çalakalem çizmeye başladım, boyadım,

Hımmm, pek de fena olmadı. 

Dekupaj tutkalını sürünce, renkler biraz dağıldı, çizgiler flulaştı.
Olsun, kafama koymuşum bir kere, bu dekupaj ya-pı-la-caaak.
Yaşasın amatörlüğün sığ ve güvenli suları :)


Hamurun üzerine yapıştırdım, yaprakları ve göbeği belirginleştirmek için doku yaptım. Şöyle bir kaç yakıp plan resim olsun ki Meral Hoca'nın gözüne gireyim :)




EK: Sevgili Nedret Hanım kullandığım hamuru sormuş. İşte paketi bu. Tahtakale Hobi'den aldım. Etiketi de tam yerindeymiş :)


7 Mayıs 2012 Pazartesi

ÖRGÜ BATTANİYENİN YAPILIŞI - GENEL İSTEK ÜZERİNE :)))

Battaniyeyi örerken 25 ilmekle yaptım. Burada çabuk yapabilmek için 15 ilmekle ördüm. Önemli olan ilmek sayısının tek sayı olması. 7 no şiş kullandım.
Resimlerin üzerine tıklarsanız kocaman oluyorlar :)
Bu örnekle yaptığım battaniyenin bitmiş halini görmek isterseniz BURAYA buyrun

1-) Şişe 15 ilmek alın.
2-) Bir sıra ters örün
3-) Düz olarak 6 ilmek örün. Sonraki üç ilmeğin ortasındaki (yıldızlı olan) önemli. Sağındaki ve solundaki birer ilmeği keseceğiz.

4-) Şişi yıldızlı ilmeğin solundan sokarak sağındaki ilmekle beraber örün. Böylece sağdaki kesilmiş olacak.

5-) İkisini birden alıp çıkarttığımız ilmek yıldızlı oldu.

6-) Yıldızlı ilmeği sol şişe alın. Bu kez sağından girerek solundaki ilmekle beraber örün. Solundaki ilmek de kesilmiş oldu.

7-) Kalan 6 ilmeği de düz örün. 

8-) Dönüp 1 sıra ters örün. Zaten bundan sonra düz sıralar düz, tersler de ters olarak devam edecek. Ters örerken kesme işlemi yok. Kesmeler sadece düz örülen sıralarda.

9-) Aynen devam ediyoruz. Sonunda 3 ilmek kaldığında ters sırada bir defada kesiyoruz. Onun resmini çekmemişim, tek fark, ters sıradayken, ortadaki ilmekle sağdaki ilmeğin yerlerini saç örgüsü yapar gibi değiştirip üçünü bir defada alıveriyoruz.

10-) Böyle iki baklavamız oluyor. Öreceğiniz şeyin genişliğine göre bu sayıyı ayarlayın.

11-) Sağdaki baklavadan 7 ilmek alın. 1 ilmek de boşta alın.

12-) Soldaki baklavadan da 7 ilmek alın. Böylece baştaki gibi 15 ilmeğimiz oldu. 

13-) Ve en başa dönmüş olduk. 1 sıra ters örün ve düz sıralarda keserek devam edin




İşte bu kadar. Kolay kolay demekte haklı değil miymişim?

6 Mayıs 2012 Pazar

BATTANİYE ÖRDÜM

Kardeşciğime küçük bir battaniye ördüm. Çok iyi bir gece işi. Ama bittiiii, ben şimdi na'picaaam diye evin içinde dolanır oldum, gerçi dün gece bitirdim ama şimdiden sıkıldım. Haluk killerine kesin dönüş yap diyor ama fikrim gelmiyor. Boncuk mu didiklesem acaba?
En doğru renkler yakın plan çekimi olan ilk ikisinde. 3. gün ışığında, 4. flaşla çekildi. Renkler öyle ciyak-miyak ki doğru renlerle çekmek pek zor oluyor. Hele kırmızı patlıyor.

EK: Yapım aşamaları için: BURAYA BİR TIK





O BİİİİR ZEYTİN TANESİ, O BİİİR KARA BÖCÜK, O BİİİİR BEBEK

 Minnoş'un iyi kalpli annesi sevgili Boncukçu'muz Lale Batum Hanım'ın geçici himayesindeki bu kara böcüke çok sevileceği bir yuva arıyoruz.
Doğum günü: 6 Nisan 2012
Bulunduğu yer: Ankara
Anne sütü aldı. Sağlıklı. Çok güzel.
Annesi çok genç. Kısırlaştırmaya fırsat bulamadan, o sert kış günlerinde ilk kez hamile kaldı. Lale Hanım, evde kedisi olduğu için içeri alamadı ama, penceresinin içine korunaklı bir yuva yaptı, kışın o soğuk günlerinde, sıcak su torbaları, havlular, güzel mamalarla onu korudu, kolladı. Şimdi yavrunun yuvalanması gerekiyor ki annecik kısırlaştırılabilsin.
Aslında annecikle beraber de alabilirsiniz. Neden olmasın?
Haydi, el birliği ile. Siz alamasanız bile çevrenizde isteyen olabilir.