Evet hâlâ polimer kilciklerime dokunamadım. Gecen gün fırınlamış bekleyen 3-5 parçayı monte edeyim bari dedim, aaa bir de baktım ki, henüz resinlememişim. Üşendim, yine kutularına tıktım. Aslında pek de güzel olmuşlar, unutmuşum. Amaaan bir ara yaparım.
Bir dekupaj daha yaptım. Kendi konum değil ya, dekupaj yaparken kendimi bayram sabahı için hazırlanıp süslenen şekerlikten çikolataları aşıran çocuklar gibi hissediyorum. Kih kih kih.
Telefon başında duran not kağıtları vardır ya, bizde her dâim dağılır, Haluk sinir olur. Kartondan kutularına da ben sinir olurum. Eh bari onlara kutu yapayım dedim.
Küçük boy bir peynir kutusu işimi gördü.
Üst kapağından da kalemler için bir cep yaptım. Böyle bir işte, hiç gereği yokken neden beyaza boyadımsa.
Gerisi malum. Böyle bir kutum oldu. Hepsi aynı mekanda olduklarından birbirlerine aykırı düşmesinler diye, hep aynı renk ve desenlerin versiyonları oluyor, artık sıkıldım, bu renk çalışmaya son. Ama yine de sevdim.
Bu da sevgili Banu'dan yürütme. Geçenlerde bir yayınında, söğüt dallarını henüz yaşken kıvırıp, kapı çelengi için hazırlık yapmıştı. Ben söğüt dalını nereden bulacağım betonland'de. Yılbaşında aldığım kokinoların sapları pek uzundu, ben de onları kıvırayım dedim. Ama bunlar incecik söğüt gibi uslu değil ki. Zül'cüğümle bir örgü aleti projesi için kestirdiğimiz pvc boru dilimleri imdada yetişti. Bu güne kadar, öyle kalıplanmış halde, kalorifer peteğinin üzerinde durdu. Kupkuru olmuş. Bir ara bir şey yaparım. Hımmm şimdi aklıma geldi, hani boncuk çiçekler yapmıştım ya, belki bunların üzerine yerleşebilirler.