AZ LAF, ÇOK İŞ

Polimer kil ağırlıklı, pek çok şeyin resimlenmiş yapım aşamalarını bulabileceğiniz bir blog olmasına çalışıyorum.
Internet kullanmasını bilene, açık bir okul. Pek çok hobim var ve ben bu konuda oradan çok yararlanıyorum.
Bu blog aslında biraz da borç ödemek için. Ben epey yol aldım, şimdi yeni başlayanlara da ben faydalı olayım istedim. Deneyimli arkadaşlar da blogumu severlerse, onlarla da fikir alış-verişinde bulunmak, kadayıfın kaymağı olacak :)

28 Aralık 2011 Çarşamba

ATSAN ATILMAZ, SATSAN SATILMAZ



Benim bir küçük çantam vardı. Başlayıp da yarım bıraktığım, ama atmaya da kıyamadığım ıvır zıvırları atarım içine. Daha doğrusu atarmışım. Çoktandır gözüme görünmemiş. İçine de çooook uzun zamandır bakmamıştım. Bugün ardiyede derinlere dalıp bir sürü şey buldum. Ay atayım bunları dedim... yine vaz geçtim. Nedense bunlarda bir şey var, elime alınca burnumda bir koku, dilimde bir tat, hayalimde tam resimlendiremediğim bir şeyler canlanıyor. O duyguyu seviyorum. Kalsınlar, arada bir dokunayım. Gerçi biraz abartma durumu yok değil ama olsun. Mesela bazıları ilkokula başlamadan önce yaptıklarım :) Tevellüt 1957. Varın siz hesaplayın :)))


İşte :) Bunları yaptığımda sanırım 5-6 yaşlarındaydım. Çok iyi hatırlıyorum, kütüphanenin yanında duran, lacivert kadife kaplı, kalın ahşap kolları olan kocaman bir koltuğumuz vardı. Nakış iplikleri, kütüphanenin alt rafında, şimdilerde kardeşimde olan, lacivert teneke bir kutunun içinde dururdu. Ben de o koltuğa oturup bunları yapardım.


 Bu ilkokul yıllarından. Elişi dersi ödevi. Bitmiş 3 parçayı annem yatak odasında kullanmıştı. Nasıl gururlanmıştım. Maymun iştahım o yaşlarda bile varmış. Böylece bırakmışım. Teğelleri bile üstünde.


Yaşıtlarım arasında, ilk gençlik yıllarında çiçek çocuk fırtınasına kapılmayan var mıdır?
Babam yurt dışına gidince ilk siparişim blue jean olurdu. Onlardan birinin üzerine çiçekler yerleştirmek istemiştim, ama o zamanlar öyle hazır aplikeler nerde? Böyle bir sürü çiçek işleyip, paçalardan yukarıya doğru seyrelen bir şekilde monte etmiştim. Çok hoş ve dikkat çekici olmuştu. Bu artık sıkılıp yarım bıraktığım sonuncusu. Bırakmaya bakar mısınız, iğnesi ipliği bile üstünde öylece kalmış. Zaman durmuş gibi. İğneyi oradan çıkartsam, bir ilmek atsam büyüsü kaçar gibi geliyor.


Haluk askere epey geç gitti. Doruk 2-3 yaşındaydı. O yokken geceleri pek uyku tutmazdı. İpek boyamaya takmıştım. Bunlar o dönemden kalma.
Amaaaan işte maymun iştahlı olmanın nirvanası. Çeşitli dönemlere ait, atılamayan, satılamayan, bitirme arzusu yaratmayan lüzumsuzluklar. Bir ara dantel pek mi modaydı acaba? Yapmayı severdim.

17 yorum:

  1. mavi renkli olan örtü çin iğnesi değil mi, çok zor ama ne düzgün işlemişsin.Dantelleri ben de severim, tek tek kalmış olanlar örn yastık yaparak değerlendirilebilir:)))

    YanıtlaSil
  2. Noblesse'ciğim ben nakıştan anlamam, onun için adını da bilmem. İlik yapar gibi yapmışım. Dantelli yastık... bilmem ki, benim ev ona pek uygun değil galiba. Ama bir boş vakitte denerim. Öneri için çok teşekkür.

    YanıtlaSil
  3. Daha ufak yaşlarda bile el becerileriniz maşallah dedirtecek derecedeymiş gerçekten. Bence de hiçbirini atmamalısınız. Benim de vardır vazgeçemediklerim. Ayrı anılar ve duygular barındıran ve tattıran.
    Bu arada ne zamandır yazmak istiyordum sizin ve Uyku'nun şapkalı fotoğrafları çok hoş olmuş. Baktıkça mutluluk veriyor bana.
    Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  4. valla tebrik ediyorum Nihal hanım küçücük yaşlarda bile minik parmaklarınızdan maharet dökülüyormuş.ve bunları böyle saklayabilmeniz de şahane(ben saklar saklarım bir an gelir 20 yıl gözümün önünde tutuğum bieyi atıveririm:))

    YanıtlaSil
  5. şu aplike için yaptığınız çiceğe bittim sanki makinada hazırlanmış gibi.ne güzel saklamışsınız bende saklasam atmaya kıyamzdım.aahhh o danteller yokmu annem yaptırıdı bizede jardeşimle:)yaptığınız her iş sizin deyimnizle yarımda olsa çok güzel yapılmış yani hakkı verilmiş saklayın bence nereye kadar giderse:)

    YanıtlaSil
  6. Hacı hacıyı Mekkede, hoca hocayı tekkede, deli deliyi dakkada, hobici hobiciyi blogda bulurmuş. Hiç korkma yalnız değilsin:) Bak buralarda bizden o kadar çok var ki.. Senin ganimetlere bir kaç ek de benim evden gelsin, hatta bunları kendi bloğuma da bir ara yazayım: Liseden kalmış bazı kısımları vaktiyle ezberlenmiş bir kaç edebiyat kitabı, deneysel çalışmaları bitirilip devamı getirilmemiş aliminyum folyo malzemeleri, babaanneden kalmış pek de işlek olmayan 1,5-2 numara inceliğinde, belki de hiç kullanılmayacak, çorap örmede kullanılan 5 şiş, anneanneden kalmış şimdilik nereye kaldırıldığı bilinmeyen ama evde kesinlikle bulunduğu düşünülen, plastikten, üç kuruşluk cam göbeği rengi mekik, anneye ait, gelinliğinden kalma, en küçük beden olduğundan evde kimseye uymayacak hırka, annenin taşınma sırasında senelerce saklaya saklaya canına tak edip atmaya karar verdiği bir sürü kanaviçe, çin iğnesi, kimi yeri hasarlı tel kırma örtüler, takımı bozulmuş porselen çay takımının kalan parçaları... Hatırayı abarttım mı naaptım bilemiyorum. Koca eve taşındım. Mağaza gibi gardroplar, dolaplar yaptırdım ama sanırım yetmeyecek. Hala her akşam iş çıkışı eski evden koli koli eşya taşıyorum:) Kapıdaki güvenlik görevlileri taşıma şirketiyle getirmediğimiz bu kolilerde kesin servet yattığını düşünüyor olmalı. Evet servet ama maddi değeri yok:)) Manevi değerlerine ise paha biçilemez...

    YanıtlaSil
  7. Okuyan'cığım, atılmıyorlar, seviliyorlar, bazen hüzünlendirip bazen neşelendiriyorlar. Şapkalar Picassa Picnic marifeti :)

    Alanay'cığım, bana da gelir bazen öyle heyheyler, bir sürü şeyi ayıklayıveririm. Bazıları hariç :)

    Sezobigo'cuğum, valla doğrusunu istersen o aplikeye bakınca afferin çocuk sana dedim kendime :) Şİmdi yapabileceğimi hiç sanmıyorum.

    Ahhh Nurten Hanım'cığım, doğrusu yalnız olmadığıma sevindim :) Siz bunları yazınca bazı şeylerin varlığını da hatırladım :) Mesela gelinliğim duruyor... da ona bakmayı pek istemiyorum. Beline ancak bacağım girer :)))
    Valla yazın yazarken de paylaşınca da pek eğlendim ben. Sizinkileri okumak da hoşuma gidecek.

    YanıtlaSil
  8. Ay nihal ne güzel şeyler bunlar :)
    O iğnesi üstünde aplike için yaptığın yarım çiçek var ya, onu hiiiç bozmadan bir çerçeveye koy lütfen...
    O dantelleri minicik çiçekli kumaşların üzerine monte edip küçük yastıklar yap...
    Üzerine resim yaptığın ipekleri bambu amerikan servisleri üzerine yapıştırıp pano yap...
    Ay ben coştum yine dalgalanıyorum beeen :))))))

    YanıtlaSil
  9. Buyrun işte, üstat konuştu.
    Banuuuu bu bambu pano meselesine bayıldım. Ve evet o çiçek çerçevelenirse pek ilginç olabilir.
    Dantel yastık bana uymaz, başka birşey yapmak lazım da, benim aklım bu tarafta pek çalışmıyor. Sen bulursun yeni fikirler.

    YanıtlaSil
  10. Aayy... Dantelleri sıkı tut:) Daha dün gördüm. Alçıya batırıp folyo kaplı kâsenin sırtında dondurmuş, dantel kâse yapmışlar.Süperdi. Hepsiişe yarar. Atmak yok. Ay kime söylüyorsam:)))

    YanıtlaSil
  11. Eveeet, iyi ki hatırlattın Nedret'ciğim. Ben de gördüm. Nedesembeğenirsin'deydi galiba. Olur mu olur vallahi.
    Bir yerlerde porselenleştirme mediumu diye bir şey duymuştum. Onunla daha da dayanıklı olabilir. Bir araştırayım. Bilen varsa söyler herhalde.

    YanıtlaSil
  12. O dediğinden ben aldım, hatta sıradaki projem dantel kase yapmak Nihalim, Nedretim, uygun dantel bulurum inşallah :)

    YanıtlaSil
  13. Ah buna çok sevindim, adını doğru biliyormuymuşum? Markası ne? Ne zaman yapacaksın? :))))
    Senin tecrübenden yararlanmak iyi şans olacak.

    YanıtlaSil
  14. Ay şimdi içeri gitmeye üşeniriim markasına bakmaya :))
    Yarın yapmaya başlarım herhalde o zaman söylerim olur muuu :)

    YanıtlaSil
  15. Tabii canııım, hemen demedim zaten. :) Üstelik de bu kadar yakın zamanda yapacakmışsın, daha ne isterim? :)

    YanıtlaSil
  16. O bende var, kullanmayı mı beceremedim nedir, hiçirşey porselenleşmiyor. İsteyene seve seve yollarım. Alçı çok kafama yattı.

    YanıtlaSil
  17. Aaah hevesim kursağıma bile gelemedi. :( Dur bakalım,yarın Banu'da bir denesin. Belki ortak akılla bir şeyler çıkar

    YanıtlaSil

Hoşgeldiniz. Bir merhaba demeden gitmezsiniz değil mi?